Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Avrupa Konseyi, Hukuk büromuzun olduğu Fransa’nın Strasbourg şehrinde bulunmaktadır. Av. Dr. Ümit KILINÇ, 5 sene süreyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde uzman hukukçu olarak görev yapmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşme hukuku Hukuk Büromuzun uzmanlık alanına girmektedir ve Büro, başta Türkiye ve Fransa olmak üzere birçok devlet aleyhine AİHM önünde başvurular yapmaktadır ve yapılan başvuruları titizlikle takip etmektedir. Av. Dr. Ümit KILINÇ’ın uzmanlık alanı AİHM ve AHİM içtihatlarıdır.
Av. Dr. Ümit KILINÇ Eylül 2012 tarihinden Ağustos 2013 tarahine kadar Fransa Reunion Üniversitesi Kamu hukuku anabilim dalında öğretim görevlisi/yardımcı doçent olarak akademik çalışmalarına devam etmiştir. Av. Dr. Ümit KILINÇ halen Strasbourg Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim görevlisi olarak ders vermektedir.
Av. Dr. Ümit KILINÇ’ın Fransızca yazılmış bir kitabı ve Türkçe ve Fransızca yazılmış birçok akademik makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa Konseyi tarafından organize edilen ve özellikle hakim savcıların insan hakları eğitimi ile ilgili birçok ulusal ve uluslararası seminere uzman hukukçu olarak katılmıştır.
Av. Dr. Ümit KILINÇ halen Fransa’nın Strasbourg Barosu ve İzmir Barosuna bağlı olarak hem Türkiye’de hem de Fransa da avukatlık yapmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 4 Kasım 1950 tarihinde Avrupa Konseyi kapsamında kabul edilmiş ve 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Üye devletlerin AİHS’ne uymalarını güvence altına almak amacıyla bir denetim mekanizması oluşturulmuş ve bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1959 yılında kurulmuştur. 1960 yılında ilk kararını (Lawless-İrlanda, n° 332/57 ve 14 Kasım 1960 tarihli karar) veren AİHM, tüm Avrupa Konseyi’ne üye olan devletlerin fiillerinin ve ihmallerinin AİHS’ne uygunluk denetimini yapmaya başlamıştır.
Türkiye 28 Ocak 1987 tarihinde bireysel başvuru hakkını ve 21 Ocak 1990 tarihinde ise AİHM’nin yargı yetkisini kabul ederek, sadece kendi vatandaşlarına değil ama aynı zamanda yabancı uyruklu şahıslara Türk Devleti aleyhine, AİHS’ne aykırılıklardan dolayı AİHM’ne başvurma imkanı tanımıştır.
23 Eylül 2012 tarihinden önce kesinleşen kararlar ve eylemlerden dolayı AİHS ile güvence altına alınan bir hakkın veya özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia eden herkes, iç hukukta etkili başvuru yollarının tüketilmesinden sonra altı aylık süre içinde AİHM’ne doğrudan doğruya başvurabiliyordu. Ancak 12 Eylül 2010 tarihinde referandum ile kabul edilen 5982 sayılı yasa ile, Anayasa’nın 148. maddesine bir fıkra eklenmiş ve AİHS kapsamında korunan bir anayasal hak veya özgürlüğün ihlal edilmesinden dolayı herkesin, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabileceği öngörülmüştür.
Anayasa Mahkemesi önünde öngörülen bireysel başvuru, AİHM’nin Uzun-Türkiye kararında (n° 10755/13 ve 30 Nisan 2013 tarihli kabuledilemezlik kararı) bu aşamada gidilmesi gereken bir yol olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla, bireysel başvurunun yürürlüğe girdiği 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren kesinleşen kararlar ve bu tarihten sonra meydana gelecek fiiller nedeniyle, insan hakları ihlallerinden dolayı AİHM’ne başvurmadan önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararların AİHS’ne aykırı olan durumu telafi etmediği durumda, bu kararların verilmesinden itibaren altı ay içinde AİHM’ne başvurulabilmektedir.
Fransa ise AİHS’ni 3 Mayıs 1974 tarihinde onaylamıştır ve 1981 yılından itibaren bireysel başvuru yetkisi kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren, AİHS’de güvence altına alınan hakların ihlal edilmesinden dolayı Fransa Devletine karşı AİHM önünde başvuru yapılabilmektedir.
Türkiye’deki sistemden farklı olarak, AİHM’ne başvurmadan önce Fransız Anayasa Konseyi’ne bireysel başvuru yapmak gerekmemektedir. İç hukuk yollarının usulüne uygun bir
şekilde tüketilmesinden sonra, kesin karardan itibaren altı ay içinde AİHM önünde doğrudan doğruya başvuru yapılabilmektedir.
AİHM’ne başvurabilmek için,
-AİHS’inde güvence altına alınan bir hak ve özgürlüğün ihlal edilme iddiasının olması,
-başvurunun başka bir uluslararası organa sunulmamış olması,
-başvurucunun mağdur sıfatının olması,
-başvurucunun kurum olması durumunda, kendisi ile şikayet ettiği devlet arasında hiyerarşik bir bağının olmaması (örneğin belediyeler veya köy tüzel kişilikleri),
-başvurunun daha önce incelenmemiş olması,
-başvurucunun önemli bir zararının meydana gelmiş olması,
-iç hukuk yollarının usulüne uygun bir şekilde tüketilmiş olması,
-başvurunun kesin kararın verilmesinden itibaren altı ay içinde yapılması,
-ve başvurunun temelden yoksun olmaması
gerekmektedir.
AİHM’ne bireysel başvuru yapmak için gerekli bazı bilgi ve belgeleri sitemizin bu bölümünden bulabilirsiniz.